Türkiye’de çalışma saatlerinin uzunluğu artık kronikleşmiş bir gerçek. Haftalık 45 saat yasal sınır olsa bile, fiilen birçok kişi bundan çok daha fazlasını çalışıyor. Üstelik bu sadece ofis ortamı için değil; sahada, atölyede, markette ya da okulda çalışan herkes için geçerli. İnsanlar sabahtan akşama kadar tüm enerjisini işine harcıyor. Geriye kalan vakit ise sadece yorgunlukla başa çıkmaya çalıştıkları, nefes almak istedikleri zamanlar. Bu yorgunluk içinde insanlar, haklı olarak gezmek, eğlenmek, kafasını dağıtmak istiyor. Kimisi de ailesi ile vakit geçirmek, onlarla güzel anılar biriktirmek istiyor.
Kitap okumak, gündemi talip etmek, derinlemesine düşünmek ya da herhangi bir konuda kaynak taramak, zihinsel bir efor istiyor. Halihazırda yorgun halde evine gelmiş olan zihni yorgun olan birey, doğal olarak daha kolay tüketilen içeriklere yöneliyor: Sosyal medya ile ilgilenmek, kısa videolar izlemek veya yarışma programları seyretmek gibi. İş stresini bir nebze unutmak, kendisini eğlendirecek programlar ile kafasını dağıtmak ve bir şeye odaklanmamak istiyor.
Durum böyle olunca bireylerin memlekette olan bitenden bir haberi olmuyor. İnternetten haber kanallarını takip etse bile başlıklarını okuyup, kısaca yorumlamakla yetiniyor. Çoğu zaman konuları kaçırıp, hatırladıklarını da birbirine karıştırabiliyorlar. Önemli bir gündem olsa, örneğin referanduma gidilse, futbol takımı tutar gibi tuttuğu siyasi partinin işaret ettiği yere mührü vurmaya sandığa gider fakat referandumun konusu hakkında iki cümle kuramazlar. Bakın bu çok tehlikeli bir hâl almaya başladı. İnsanlar sokak röportajlarında gördüğümüz üzere tamamen mankurtlaşıyor. Hiçbir konuda bilgisi olmayan fakat her konuda fikri olan insanların sayısı on milyonlarla ifade edilebilir hale geldi. Celal Şengör’den alıntı yapacak olursak, “Onların cahilliği, bizim hayatımızı etkiliyor.“. Bu manipüleye yatkın insan grubu tüm toplumun kaderini değiştirebilecek cahil gücündeler.
Ayrıca bu da bizi başka bir soruna getiriyor: Düşünce tembelliği. Tartışmalar sığlaşıyor, kutuplaşma derinleşiyor, empati ve çözüm üretme yetisi zayıflıyor. Ekranlarda her konuyu yorumlayabilen aynı kişiler görmek bile normalleşti artık. Ülkemizi yönetenler de muhtemelen böyle sorgulamayan bir toplum oluşturmak istiyorlardı ve ne yazık ki başardılar. Bakalım yeni nesiller hangi cahil öğretmenlerin eseri olacak.
BERK ŞİMŞEK
01.08.2,25